26 Ekim Pazar günü Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz Kampanya Grubu’nun Kadıköy’de 11. Yargı Paketi’ne karşı yapmak istediği eylem, polis ablukası ile engellenmişti. Civarda bulunan iki kadın gözaltına alınarak önce savcılığa, savcılıktan da yurt dışı çıkış yasağı talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Kadınların adli kontrol kararıyla serbest bırakılmasının ardından, gözaltı sürecinde çıplak aramaya maruz kaldıkları ortaya çıktı. Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz Kampanya Grubu 28 Ekim Cumartesi günü 14.00’te İnsan Hakları Derneği’nde konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamada “On yıllardır söylüyoruz, çıplak arama cinsel işkencedir. “Prosedür” adı altında meşrulaştırılamaz, istisnaya indirgenemez, görmezden gelinemez. Cinsel işkence suçtur, bu suça sessiz kalmayacağız. Suçu işleyenler ve işlenmesine göz yumanlar hakkında etkin soruşturma yürütülmesi, cezalandırılması için mücadele edeceğiz.” denildi.
Açıklamanın tamamını paylaşıyoruz:
“Yasaklara da Çıplak Arama İşkencesine de Alışmayacağız
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna sızan 11. Yargı Paketi taslağı ‘’genel ahlaka aykırılık’’, ‘’doğuştan gelen biyolojik cinsiyete uygun davranmama’’, ‘’ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi’’, “15-18 yaş arasındaki çocukların işledikleri suçlarda yetişkin gibi cezalandırılması” gibi kapsamı son derece geniş ve belirsiz suç tanımlamaları içeriyor. Kadınları ve LGBTİ+’lar başta olmak üzere toplumsal cinsiyet normlarının dışında davranan herkesi suçlu ilan eden bu yasa, kadınların özgürce yaşam hakkına saldırıyor ve çocukları da sonsuz bir suç döngüsünde tutmayı hedefliyor.
Tüm toplumun en temel insan haklarına saldırı amacı güden bu yargı paketine hayır demek için Türkiye’nin birçok ilinden kadınlar ve LGBTİ+lar sokaklara çıktık. Haftasonu farklı şehirlerde eylemler oldu ve olmaya devam ediyor. Dört bir yandan 11. Yargı Paketi’yle nefretin yasalaştırılmasına ve yaşamlarımızın kısıtlanmasına karşı isyanımızı dile getiriyoruz.
Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz Kampanya Grubu olarak birçok ilde sokağa çıkan kadınlar ve LGBTİ+’lar gibi biz de 26 Ekim Pazar günü, Kadıköy’de Eminönü İskelesi önünde eylem yapmak istedik. Alana vardığımızda, henüz eylem saati dahi gelmeden, Kadıköy Kaymakamlığı tarafından son dakika çıkarılan bir yasaklama kararı gerekçe gösterilerek, polis tarafından ablukaya alındık. Ablukadan çıkan arkadaşlarımıza GBT yapıldı. İki kadın sebep dahi gösterilmeden gözaltına alındı. Yasaklama kararını incelediğimizde eylem çağrımızın “toplumda infial uyandıracak, milli, vicdani ve insani değerlere dokunacak, toplumsal iç barışı tehdit edebilecek faaliyetler” olarak tanımlandığını gördük. Kaymakamlık, eyleme katılanlarla vatandaş arasında fiziksel ve sözlü provokatif amaçlı durumlar gelişebileceği, hak ve özgürlüklerin korunmasının tehlikeye düşebileceği için yasak kararı aldığını söylemiş. Bu yasak kararının hak ve özgürlükleri korumak için değil, nefreti yasalaştıran bir yargı paketine karşı en temel haklarını ve özgürlüklerini korumak için sokağa çıkan kadınları ve lubunyaları işkenceyle gözaltına almak için çıkarıldığını biliyoruz. Bu nedenle Kadıköy Kaymakamlığı’nın keyfi yasak kararını tanımadık; sesimizi Kadıköy – Beşiktaş vapurunda yükselttik, pankartımızı sallandırdık ve “11. Yargı Paketi’ne hayır” dedik.
Ertesi gün, biz ablukanın içindeyken sadece orada bekledikleri, polis “uzaklaşın” dediğine “neden” dedikleri için gözaltına alınan, ardından Acıbadem Polis Merkezi’ne götürülen ve gece boyu orada mevcutlu tutulup sabah savcılığa sevk edilen 2 arkadaşımızı karşılamak için Anadolu Adliyesi’ne gittik. Arkadaşlarımız savcılıkta ifadeleri bile alınmadan 4 ay yurt dışına çıkış yasağı talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi ve haklarında adli kontrol kararı verildi. Adliyeden serbest bırakılan arkadaşlarımızla konuştuğumuzda Acıbadem Polis Merkezi’ne götürüldüklerinde çıplak arama işkencesi uygulandığını öğrendik.
İçinde bulunduğumuz süreçte kadınların, lubunyaların, üniversitelilerin, işçilerin ve sosyalistlerin eylemleri hukuksuzca yasaklanıyor; eylemler henüz başlamadan gözaltı, adli kontrol uygulamaları ve tutuklamalar keyfi hale getiriliyor. Gözaltında, hapishanede kadınlar “rutin uygulama” denilerek çıplak arama işkencesine tabi tutuluyor. Bizler on yıllardır çıplak aramayı olağanlaştırmaya çalışan kolluk kuvvetlerine, bu işkenceyi uygulayan polisler hakkında şikayetçi olduğumuzda etkin soruşturma yürütmeyen erkek yargıya ve iktidarın kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalarına karşı mücadele ediyoruz.
Hapishanelerde, polis karakollarında, geri gönderme merkezlerinde kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik çıplak aramanın bir işkence biçimi olduğunu ve cezalandırma, utandırma, yıldırma, korkutma, aşağılama hedefiyle uygulandığını biliyoruz. On yıllardır söylüyoruz, çıplak arama cinsel işkencedir. “Prosedür” adı altında meşrulaştırılamaz, istisnaya indirgenemez, görmezden gelinemez. Cinsel işkence suçtur, bu suça sessiz kalmayacağız. Suçu işleyenler ve işlenmesine göz yumanlar hakkında etkin soruşturma yürütülmesi, cezalandırılması için mücadele edeceğiz.
Eylemlerimizin keyfi yasaklarla engellenmesine de, “rutin arama” adı altında uygulanan çıplak arama işkencesine de alışmayacağız. Erkek-devlet şiddetine, yaşamlarımızın yasalarla daraltılmasına karşı sokaklarda olmaya, cinsel şiddet karşısında dayanışmaya devam edeceğiz.
Tüm kamuoyunu, mücadelemizle elde ettiğimiz kazanımları geriye götürmeyi hedefleyen 11. Yargı Paketi’ne karşı birlikte durmaya çağırıyoruz!”
Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz Kampanya Grubu
