28 Mayıs Uluslararası Kadın Sağlığı Hareketi Günü Türkiye’de çok fazla yaygın olmasa da dünya genelinde kadın hareketi takviminin bir parçası olarak anılmakta ve çeşitli kampanyalara vesile olmaktadır.
Kökeni 1987’de Kosta Rika’da gerçekleşen 5. Uluslararası Kadın ve Sağlık Toplantısı’na dayanıyor. İlk olarak 28 Mayıs 1984’te Latin Amerika ve Karayipler’den kadın sağlıkçılar 1. Bölgesel Kadın ve Sağlık Toplantısı’nda bir araya gelerek Latin Amerika ve Karayipler Kadın Sağlığı Ağı’nı kurmuşlardı. O zamandan beri 28 Mayıs, kadınların insan hakkı olan sağlıklı yaşama hakkı üzerine taleplerimizin öne çıktığı bir gün olarak gündemimizde.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlığın tanımını fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma hali olarak yapıyor. Elbette ki kadınların ve lgbti+ların sağlık hizmetlerinden tam, eşit ve en yüksek standartlarda faydalanmaları insan haklarının tam olarak sağlanmasının temel koşullarından biri… Dışlanmadan, yargılanmadan, ayıplanmadan ve ücretsiz olarak hizmet alabilmek en temel haklarımızdan… Kadın sağlığı denildiğinde bizde akla ilk gelenler ise cinsel yolla bulaşan hastalıklar, tüp bebek ve diğer üreme tedavileri ve hatta kadına yönelik şiddet oluyor. Çünkü Türkiye’de gerek kadınlar gerek lubunyalar olarak sağlık denince önce akla hastalıklarımız geliyor; başka bir deyişle yoksulluk, baskı ve şiddet kıskacından bağımsız bir sağlık gündemimiz de var olamıyor.
Dahası aslında sağlık yalnızca hastalıkların tedavi edilmesinden öte iyi bir şekilde yaşama hakkı da. Bu da beraberinde kadınlara ve lgbti+lara yönelik şiddetin engellenmesini, kadın ve lgbti+ işçilerin çalışma şartlarının düzeltilmesini, sağlık güvencesi ve sigortası olmayanlarımızın ücretsiz şekilde sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkının olmasını gerektiriyor. Bundan bir adım sonrası da tedavi amaçlı olmayan, yani hastalıkların ilk elden önlenmesi ve bağışıklığın güçlü olabilmesi için sağlıklı beslenebilme hakkı, temiz hava ve yeşil alanların olduğu alanlarda barınabilmek, egzersizin gündelik hayatın bir parçası haline gelebildiği ve hasta olmamak üzerine bir yaşamın inşası ile mümkün… Tabii mevcut hayat şartları ve çalışma rejiminde bu ne kadar mümkün? Tam tersi, kapitalist sistemin sağlık sektörü ve ilaç piyasası hasta olmamızdan para kazandığı için bazen bir hastalığı tedavi ederken başka bir hastalığın derdine düşüyoruz.
Bu yıl 28 Mayıs’ta en temel talebimiz, kamusal sağlık hizmetinin devlet tarafından ücretsiz olarak sağlanması ve kadın ve lgbti+ların özel gereksinimleri için kaynak ayrılmasıdır. Sağlıktan tasarruf olamaz. Rahim ağzı kanseri gibi önlenebilir hastalıklardan kaçınabilmemiz, ücretsiz HPV aşısına erişebilmemiz, sağlıklı ve şiddetten uzak bir hayat inşa edebilmemiz için bile sisteme karşı örgütlü durmamız ve hakkımızı aramamız gerekiyor.
HPV aşısı ulusal aşı takvimine alınsın ve HPV tarama testleri yaygınlaştırılsın!
Doğum kontrol yöntemleri ücretsiz ve erişilebilir olmalıdır!
Yasal, parasız ve güvenli kürtaj haktır!
Temel ihtiyaç olan ped, tampon gibi regl ürünlerine ücretsiz ve yaygın erişim!
Cinsiyet geçiş sürecine ve hormon tedavilerine ücretsiz erişim!
Kamusal sağlık bütçeleri artırılsın!