Özel Okmeydanı Hastanesi önünde süren direnişte zaman ağır akıyor. Ancak bu bir bekleyiş değil; bilinçli, kararlı ve kolektif bir duruş. Gasp edilen özlük hakları için bir ayı aşkın süredir direnen işçilerin en önünde kadınlar var. Yorgunlar ama dağılmıyorlar. Hepsi aynı cümleyi kuruyor: “Hakkımız verilene dek buradayız.” Bu cümle sadece bir slogan olarak atılmıyor. Her sabah yeniden kurulan bir irade gibi duruyor. Atılan her sloganın içinde geçim derdi var, evde bekleyenler var, ödenmeyen faturalar var. Ama hepsinden önce, onca yıllık emeğin yok sayılmasına karşı büyüyen bir itiraz var. Tahliye sırasında yaşananlar, bu direnişin neden bu kadar derin bir anlam taşıdığını açıkça ortaya koydu.
Direnişteki kadın işçilerle dayanışmak için bırakılan pedler ve tel tokalar toplandı, götürüldü. O an, içeride bulunan kadınlar için bir kırılma anıydı. Çünkü bu yalnızca bir tahliye değildi. Bu, kadınlara bedenleri üzerinden verilen açık bir mesajdı: “En temel ihtiyacın bile burada güvende değil.” Ped yalnızca bir hijyen ürünü değil, tel toka da yalnızca küçük bir eşya değildi. Bunlar kadınların gündelik hayatının, uzun vardiyalarının ve görünmeyen emeğinin parçasıydı. Onlara dokunmak, dayanışmaya dokunmaktı. Ancak bu müdahale direnişi zayıflatmadı. Aksine, kadınları birbirine daha da yaklaştırdı. Tel tokalar alınmış olsa da saçlar yine toplandı. Pedler götürülmüş olsa da ihtiyaç dayanışmayla karşılandı. Kadınlar birbirlerinin eksiklerini dayanışmayla tamamladı.
Özel Okmeydanı Hastanesi’nde süren bu direniş artık yalnızca bir işyeri meselesi değil. Bu, kadın emeğinin nasıl daha kırılgan olduğunun ve daha kolay denetlenmek istendiğinin canlı bir örneğiydi. Aynı zamanda, bu denetimin neden her seferinde boşa düştüğünün de göstergesi. Burada direniş dayanışma ve mücadeleyle büyüyor. Gitmeyerek, dağılmayarak ve birbirine tutunarak devam ediyor. Birinin yorulduğu yerde diğeri konuşuyor. Birinin eli titrediğinde başka bir el tutuyor. Direniş, tam da bu dayanışma biçimleriyle güçleniyor.
Hastaneden kalan şey yalnızca bir direniş değil, bir hafıza. Kadınların bedenleri, emekleri ve birbirleriyle kurdukları bağlar üzerinden yazılan bir mücadele. Ve bu mücadele şunu söylüyor: Ped alınabilir, tel toka götürülebilir ama kadınların birbirine tutunma iradesi tahliye edilemez. Kadınlar hâlâ orada. Ve hâlâ aynı cümleyi söylüyorlar: Hakkımız verilene dek buradayız. Hak bizim, emek bizim ve alana kadar da buradayız.
