25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’ndeki diktatörlüğün soykırımcı baskısına karşı yaşamları pahasına direnen Mirabal kız kardeşleri selamladığımız; kadınların ve lgbti+ların dünyanın dört bir yanında erkek egemenliğine, erkek ve devlet şiddetine ve kapitalist sömürü düzenine karşı isyanını ortaklaştırdığı uluslararası mücadele günü. 25 Kasım yalnızca bir anma günü değil; patriyarkal kapitalizmin yarattığı tüm şiddet biçimlerine karşı tarihsel ve güncel direnişin küresel ifadesidir.
6284’ü tam ve etkin uygula!
“Kadın cinayetleri politiktir” diyoruz çünkü kadınların erkekler tarafından öldürülmesinin bireysel öfke patlamaları ya da anlık sinir krizleri olmadığını, erkek devletin ihmalleriyle beslenen toplumsal ve siyasal bir sorun olduğunu biliyoruz. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı rapora göre 2025 yılının ilk 6 ayında 136 “kadın cinayeti”, 145 “şüpheli ölüm” kaydedildi. Öldürülen kadınlardan 96’sının katili, aile üyesi olan bir erkekti. Bu veriler, devletin kadınların yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu cinayetlerin göz göre göre geldiğini açıkça gösteriyor. Oysa 6284 sayılı Kanun, koruma kararından uzaklaştırmaya, acil destekten sığınak erişimine kadar kadınları hayatta tutabilecek somut mekanizmalar içeriyor. Fakat uygulanmadığında kâğıt üzerinde kalıyor: Karakollar başvuruları ciddiye almıyor, mahkemeler tedbir kararlarını geciktiriyor, failler cezasızlıkla, haksız tahrik indirimiyle cesaretleniyor. Kadınlar ellerinde koruma kâğıtları ile öldürülüyor. Çünkü devlet, patriyarkal kapitalist düzeni sürdürürken kadını aileye, ucuz emek gücüne hapseden yapıyı koruyor; bu nedenle şiddeti önleyici politikaları hayata geçirmek yerine görmezden geliyor.
“Erkek adalet değil gerçek adalet” diye yeniden haykırmak için 25 Kasım’da sokaklara!
Eşdeğer işe eşit ücret!
Ekonomik krizin faturası işçi sınıfına, özellikle de kadın işçilere kesiliyor. Enflasyon, güvencesizlik, esnek çalışma, taşeronlaştırma ve bakım yükünün kadınların omzuna yıkılması, kadınların ekonomik bağımsızlığını ve yaşam güvencesini gasp ediyor. Biz biliyoruz ki patriyarka ve kapitalizm birbirini besleyen sistemlerdir. Kadınların ucuz işgücü, ücretsiz ev içi emek ve toplumsal roller üzerinden sömürülmesi sermaye düzeninin temel direklerindendir.
İşte tam da bu nedenle Tek Adam rejimi 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Esnek ve uzaktan çalışma modelleriyle kadınların ev ve iş yaşamlarını kolaylaştıracak yeni imkânlar sunacağız,” diye müjdeler sıraladı. Oysa kadın işsizliğinin zirveye çıktığı bu yılda, kadınlara fiilen “Evde otur, haneye biraz yan gelir getirsen yeter; asıl önemli olan ev işlerini yapman, çocuğuna bakman ki kocan ertesi gün emek gücünü satıp sermaye düzeninin çarklarını döndürebilsin,” demiş oldu.
“Aile değil kadınız” diye yeniden haykırmak için 25 Kasım’da sokaklara!
Siyonist işgale son!
Bugün Filistin’de yaşanan işgal ve etnik temizlik; kadınların ve lgbti+ların yaşamlarında geri dönüşü olmayan yaralar açıyor. Militarizmin ve sömürgeciliğin en ağır biçimlerinin her zaman kadınların bedenine, yaşamına ve geleceğine yöneldiğini biliyoruz.
Filistinli kadınlar, hem soykırımcı İsrail devletinin işgalci, militarist şiddetine hem de savaş koşullarının yarattığı yoksulluğa, göçmenliğe, bakım yükünün ağırlaşmasına ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı mücadele ediyor. Bu yüzden Filistin feminist bir meseledir diyoruz.
“Kadınlar Filistin halkının yanında” diye yeniden haykırmak için 25 Kasım’da sokaklara!
25 Kasım’da mücadelemizi büyütüyoruz!
Biz kadınlar, sistemin bize dayattığı şiddete, sömürüye, yoksulluğa ve savaşlara boyun eğmiyoruz. Hayatlarımızı çalanlara karşı birbirimizin gücü oluyor; sokakta, işyerlerinde, kampüslerde ve dünyanın her yerinde örgütleniyoruz. Biliyoruz ki özgürlüğümüzü bize hiçbir devlet, hiçbir mahkeme, hiçbir iktidar armağan etmeyecek. Yaşamlarımızı ancak kendi örgütlü gücümüzle savunacağız. Bu 25 Kasım’da bir kez daha haykırıyoruz: Ne bizi aileye hapsedip ucuz işgücü olarak gören politikaları kabul ediyoruz, ne de elimizden alınmak istenen kazanılmış haklarımızdan vazgeçiyoruz. Şiddetsiz, eşit ve özgür bir dünya kurana kadar mücadelemize devam edeceğiz.
