28 Eylül herhangi bir gün değil, başta Latin Amerika’da olmak üzere kürtajın yasallaştırılması ve suç olmaktan çıkarılması için uluslararası eylem günü.
Hem Türkiye’de hem dünyada kadınların ve LGBTİ+ların uzun mücadeleler sonucunda elde ettikleri hukuki kazanımlar ciddi bir tehdit altında. Kâğıt üzerinde var olan kamusal sağlık haklarımıza erişim sürecinde ise sistematik erkek şiddetine maruz kalıyoruz. Yasadışı kürtaj, önlenebilir ölümlerin başlıca nedenlerinden biri olmayı sürdürüyor ve bu sebepten dolayı hayatını kaybedenler çoğunlukla kadın işçiler, gençler, göçmenler ve yoksullar oluyor. Gizli ve kötü koşullarda gerçekleştirilen kürtaj, vücuda ve sağlığa büyük zarar veriyor. İşte bu nedenle, başta yasal kürtaj hakkı olmak üzere kamusal sağlık hakkı için verilen mücadeleler bugün hiç olmadığı kadar önem taşımakta.
ABD Yüksek Mahkemesi’nin kürtajı anayasal bir hak sayan Roe kararını bozmasının ardından ABD’de kürtaj hakkı yasal olarak açık ve korumasız bırakıldı. Macaristan’da hükümet, kürtaj talebinde bulunmak isteyen kadınları muayene eden doğum uzmanının, ceninin hayati fonksiyonlarının işleyişini hastalara açık ve net bir şekilde göstermesi zorunluluğu getiriyor. Türkiye’de ise önünde fiili engeller olan ve aşağı yukarı son 15 yıldır sürekli tartışmaya açılan kürtaj hakkımız Polonya, Macaristan ve ABD’deki kız kardeşlerimizle birlikte ortak bir makus kadere dönüşmüş durumda. Kürtaj hakkına erişimin zorlaştırılması sadece biz kadınların değil, çocuk sahibi olmak istemeyen herkesin sorunudur, toplumsal bir sorundur. Bu, bedenlerimizi daha fazla tahakküm altında tutmaya çalışan kapitalist ve patriyarkal sistemin araçlarından biridir.
İşte bu sebeple kadın ve LGBTİ+ cinayetlerine, tecavüze, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete, cinsel tacize ve emek piyasasında ayrımcılığa başkaldırıyoruz! Yasal, güvenli ve parasız kürtaj hakkı, transların uyum sürecindeki hormon gibi ihtiyaçlarına ücretsiz erişim hakkı, göçmenlerin güvenceli ve sosyal sigortalı olma hakkı mücadelemizin asli taleplerindendir. İktidarın haklarımızı tırpanlayan planlarına karşı 28 Eylül’de bu taleplerimizi bir kez daha yükseltiyoruz.