Son günlerde kamuoyunu meşgul eden bir konu: 6 yaşındaki bir kız çocuğunun imam nikahıyla evlendirilmesi. Bir anne ve bir baba böyle bir şeye nasıl göz yumar? Sokakta arkadaşlarıyla oynaması gereken yaştaki bir çocuk nasıl olur da evlendirilir? Aslında bu zihniyetin nasıl ortaya çıktığını düşünmek gerekiyor öncelikle. Böyle bir rezaletin açıklaması olmasa da bu sağlıksız zihniyete neyin sebep olduğunu anlamak açısından bu insanların düşünce yapısını irdelemek gerekir.
Muhafazakâr toplumlarda kadınlara gizlenmesi gereken varlıklarmış gibi davranılıyor; kadınlar kapatılmalı, seslerini bile çıkartmamalı, erkeklerle konuşmamalı, görüşmemeli, gülmemeli, bir erkekte istek uyandıracak hareketlerde bulunmamalı. Kadınların okutulmasına karşı çıkanlar, hastaneye gittiklerinde erkek doktor istemez, kadın doktorun ilgilenmesini isterler. Ne kadar ironik değil mi? Cemaatlere, tarikatlara baktığımızda ve şeriatı incelediğimizde resmen insanlık suçu olan ve bu bahsettiklerimizden kat be kat korkutucu olan başka örnekler de görebiliriz. Muhafazakâr bakış açısı resmen “erkeklerin hiçbir suçu yok, kadınlar erkekleri tahrik ediyor” diyor. Çünkü onların gözünde kendini gizlemesi, saklaması gereken hiçbir zaman erkekler değil her zaman kadınlar olmuştur. Bakış açısı hep bu şekilde. Durum böyle olunca bastırılmış cinsel duygularının altında kalan erkekler de çocuk, akraba demeden kadınları istismar etmekte hiçbir beis görmüyorlar. Tabii ki bu rezaletin tek sebebi bu değil, pedofili denilen bir gerçek de var. Geçmişte de pek çok kez gördüğümüz üzere yeni doğmuş bebekler bile istismar ediliyor. Bu, dünyanın her yerinde olan bir gerçek.
Peki, neden bu örnekler gün geçtikçe daha çok artıyor?
Son zamanlarda neredeyse her gün H.K.G’nin olayı gibi pek çok örnek duyuyoruz. Aslında bu ve benzeri örnekler her zaman vardı. Sadece eskiden kadınlar konuşmaktan daha çok çekinirdi. Günümüzde sosyal medyanın ve çevrelerindeki bilinçli insanların da etkisiyle pek çok kadın, kendilerinin değil, karşı tarafın suçlu olduğunun ve utanması gerekenin kendisi olmadığının farkına varmaya başladığından artık anlatmaya korkmuyorlar. Tabii ki sosyal medyanın etkisinin gün geçtikte artması da bu haberlerin çok hızlı yayılmasını sağlıyor. Hâlâ kendini suçlu gören ya da utanan ve ses çıkartamayan pek çok kadın olduğu da su götürmez bir gerçek.
Ne yazık ki pedofillerin, çocuk istismarcılarının işledikleri suçlardan sonra pek fazla ceza almadıkları, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıkları ya da başka bir suç işledikleri zaman bu istismar suçlarını da çekecekleri bir adalet sistemimiz var. Ensar Vakfı’nda tecavüze uğrayan 45 çocuğun hakkını savunmak yerine “Bir kereden bir şey olmaz” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanını, bu tecavüz suçunu işleyenleri değil ortaya çıkaranları “fasık”, yani Allah’ın emirlerini tanımayan kişi olarak niteleyen devlet çalışanlarını gözlerimizle görüp, kulaklarımızla duyduk ne yazık ki. Cemaatlerin kurduğu vakıflara fon aktaran ve her türlü rezaletini gizlemeye çalışan iktidar sahipleri de bu rezilliklerin yapılmasına maalesef çanak tutuyor.
Gelelim henüz 6 yaşındayken kendisinden tam 26 yaş büyük olan Kadir İstekli ile imam nikahıyla evlendirilen H.K.G’nin olayına. H.K.G’nin, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu olan Yusuf Ziya Gümüşel isimli babası, kızını henüz 6 yaşındayken evlerinin altındaki erkek çocuklarının gittiği medresede hocalık yapan ve komşuları olan Kadir İstekli ile imam nikahıyla evlendiriyor. H.K.G, ilk kez 2020 yılında şikâyetçi oluyor. Olay son günlerde basında geniş yankı bulana kadar H.K.G defalarca istismar ediliyor, tecavüze uğruyor, kaçmaya çalışıyor. Ve bu süreçte okulundan hastanesine tüm devlet kurumları denetlemeyerek, ihbar etmeyerek, göz yumarak bu suça ortak oluyor.
H.K.G’nin gelinlikle çekilen fotoğrafları için ailesi “Kız öyle istedi, hafızlığa teşvik etmek için herkesin böyle fotoğraflarını çektiriyorlardı. Böyle bir fotoğrafın çekilmiş olması onun çocuk gelin olduğu anlamına gelmez. H.K.G hariç iki çocuğumuz daha var. Eğer biz H.K.G’yi evlendirmiş olsaydık, onları da evlendirirdik,” açıklamasında bulundu. Ortada olan gerçekleri ailesi örtbas etmeye çalışsa da, iki sene önce verilen ilk ifadeden sonra savcılık dosyayla ilgilenmemiş olsa da kamuoyunun baskısı sonucunda Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli tutuklandı. Ancak suçluların ceza alması için ille de kamuoyu baskısı mı gerekiyor? Gülşen’in tek bir sözü için onu hapse attıran, yurtdışı yasağı koyan adalet neden H.K.G’ye sahip çıkmıyor? Babasının İsmailağa Cemaati’ne mensup olması ve Hiranur Vakfı’nın sahibi olması mı bu konunun örtbas edilmeye çalışılmasının sebebi?
Yaşanan olayların ardından, Sancaktepe’deki kaçak olarak yapıldığı söylenen Hiranur Vakfı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kapatıldı. Hiranur Vakfı, “Bizim ilgimiz yok,” diye açıklama yaptı. Kadir İstekli için 67 yıl 10 ay 15 gün, H.K.G’nin anne ve babası için 22 yıl altışar ay hapis cezası isteniyor. İlk duruşma 22 Mayıs 2023’ten 30 Ocak 2023’e alındı. H.K.G’nin yaşadıklarının, elinden çalınan çocukluğunun elbette ki hiçbir telafisi yok. H.K.G ilk değil ve maalesef son da olmayacak. Cumhurbaşkanı 2023 yılının Türkiye’nin yılı olacağını söylüyor. Aydınlık bir gelecek ancak adil bir toplumla mümkün olabilir. Cemaatlere, vakıflara devletin destek vermemesi, hatta suça bulaşanları bir an önce kapatması gerekiyor. Aksi takdirde cemaat içinde daha pek çok H.K.G olacak ve birçoğu sesini bile çıkaramayacak.
Bir hadise göre haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Eğer bu olay Timur Soykan tarafından ortaya çıkartılmasaydı diğer pek çok kız çocuğu gibi H.K.G’nin de sesini duymayacaktık. Şiddete maruz kalanların sadece kendilerinin konuşması, kendilerini savunması yetmez; halkın da bilinçlenip mağdurları savunması gerekir. Pek çok kadın hâlâ yaşadıklarından utanıyor, anlatamıyor ama susmamalı, sesimizi çıkartabildiğimiz kadar yüksek çıkarmalıyız. Kurtuluşumuz sadece korkmadan sesimizi duyurabildiğimizde mümkün olacak. Haksızlığa, istismara uğrayanların sesini duyurursak güçlüyüz. Elele verip birbirimize sahip çıkarsak güçlüyüz. Erkek adalet değil gerçek adalet için devletin bu olaya ismi karışan herkesi yargılaması, suçlu kim olursa olsun bu kişilerin cezalandırılması gerekiyor.
Deniz Naz